03 Şubat, 2019

Güzel insanlar

"Güzel insan " aramak ile "İnsandaki güzelliği " aramak Arasında derin bir fark var

                                     Farid Farjad

       


 Güzelliği, estetiği ve paylaşımları hep takdir eden bir kişilik olmuşumdur. Takdir etmekle de kalmayıp hayran olmuşumdur hatta. Bir hüneri saatlerce k8pırdamadan izliyebilir, el örgülerini gördükten sonra huzur içinde "Tamam bundan daha buyuk zevk olamaz , artık ölebilirim, diyebilirim. 😊
     
tabi hayattan aldığım tek zevk dağa taşa bakıp iç geçirmekten ibaret değil. Genellikle tatlı ve güzel bir insan karşısında nutkum tutulabilir.😆
     
Takdir edersiniz ki bir kız olarak hem cinslerimin güzelliğini kabullenmeyi sevmiyorum. Hele ki herkesin ağız birliği yapmış olduğu güzel kadınlara takicak kulbum mutlaka vardirrr. Allah aşkına gidin de bakın, Adria Limanın gözleri çekik değilse gelin yüzüme tukurun .Ama dikkatli bakın bak,yakından , dikkatlice,iyice ,çok yakından .😃😊

        Ama gelin g9run ki yakışıklı bir erkek karşısında tüm bu ketumlugum ciddi cool kız edam bı anda yok oluyor. Eriyorum içten içe.. dedim ya güzelliği herzaman sevmişimdir.😆


                                (Jamarika sokaklarında poz vermiş fotoğrafçıya bu üç cocuk)

 


31 Ocak, 2019

Dua

         Bütün dünyada milyonlarca insanın izlediğine, yüz binlerce insanın üzüldüğüne, binlerce insanın hakkında konuştuğuna ve yüzlerce insanın olanlar hakkında yüzlerce yazı yazdığına eminim. O yüzden benim de burada birkaç satır yazmamın bir önemi yok aslında. Bu da sadece ilgileniyormuş gibi yapmanın bir parçası. Devam edip giden hayatımızda bir saniye için durup kafamızı kaldırıp etrafa bakındığımızda, gördüklerimizden sadece biri bu yaşananlar. 

          Küçük hayatlarımızın, küçük sorunlarını bir türlü çözemediğimiz için önemini yitirdi her şey. 
Güya yitirmeyenler içinse yeni bir klişemiz var artık: ne yapabiliriz ki? Bilmem... Hiç... bir şeyler yapmayı denemedim ki... Bana bu öğretilmedi. Bildiğim tek anlatma, tepki gösterme yolu, yazmak olduğu için yazıyorum şu anda da. 



ertelediklerimiz

sabahin tam kaçi suann bilio musunuz 5.30 😂 uyandimm ve basliyorum listeme 😊emniyet kemerlerimizi bağliyalim;

•Kendinize vermiş olduğunuz fakat bir türlü tutamadığınız sözler

•Kullanmadığınız halde
evinizde, iş yerinizde bulundurduğunuz her türlü materyal.

 •Görüşmek istemediğiniz halde "ayıp" olur düşüncesinden ötürü iletişim halinde olduğunuz herkes.

•Geçmişinizde affedemediğiniz, hala zihninizde kavga halinde olduğunuz aile fertleri ve kişiler.

•Evinizde sizi bekleyen fakat bir türlü vaktiniz olmadığı için yapamadığınızı ifade ettiğiniz birikmiş tadilat veya işler.

•İstemeyerek giriştiğiniz her türlü proje.

•Sevmediğiniz fakat "kim sevdiği işi yapıyor ki?" dediğiniz işiniz .

•Her türlü dağınıklık.

•"Yarın yaparım" diyerek ertelediğiniz, her yeni hayaliniz.

•Canınızı sıktığı halde görüşmeye devam ettiğiniz herkes.

 •Her yıl ertelemeye yöneldiğiniz ya da bir görev misali gittiğiniz tatiliniz.

•Yapamadığınızı, başaramadığınızı düşündüğünüz her şey.
 (hayallerinizdeki işiniz, hayallerinizdeki eşiniz, hayallerinizde yaşamak istediğiniz yer…)

• "Hayır" diyemediğiniz, iyi niyetli olduğunuz için yaptığınızı sandığınız her şey.

•Mutsuzluğunuzdan kaynaklı gösteremediğiniz performans.

•Tutamadığınız her türlü söz.

• "Keşke" diyerek hayıflandığınız her şey.

•Vermek istediğiniz ama bir türlü veremediğiniz cevaplar.

•Sağlığınızla ilgili aldığınız ama bir türlü uygulayamadığınız kararlarınız.
 ( spora gitmek…)

•Vermek istediğiniz kiolar
(anne duy)

 •Cevaplamadığınız sorular.

•Tamamlanmamış, ötelediğiniz, ertelediğiniz, sizi yiyip bitiren her şey!

bla bla... .. .

25 Ocak, 2019

İçimdeki cici hala ve teyze

Anne olamadım ben, yani olmaya fırsatım olmadı. Doğurmak bahşedildi mi bana bunu bile bilmiyorum. Zaten kendimi hiç böyle bir karenin içerisinde görme şansım da olmadı. İçimi sızlatmaz mı bazen? Belki herkes kadar, belki biraz fazlası hepsi o kadar. O nedenle anneler kadar kocaman, içi dolu, anlamlı cümleler kuramam belki. Belki annemin bizi “boğarcasına” sevdiği zamanlarda sıkılıp geri durmam da bu yüzdendir. İnsan bilmediği şeyi yaşayamıyor, belki de bundandır sadece... Yaradanin biz insanlara bahşettiği bir yeti sevmek.  Öyle anne sevgisi, evlat sevgisi, sevgili sevgisi gibi sahiplenici sevgilerim yok benim. Sevmek için başına “sırf öylesine konsun” diye toplumun dayattığı sıfatlara da ihtiyacım yok. Gözü değer gözüme severim, eli dokunur yüreğime severim. Karşımdaki anlamaz bile bazen neden, ne kadar sevdiğimi.  Yakın bir zamanda teyze olacağımı öğrendim. Ne hissettiğimi tam anlayamadan kocaman bir sevginin içerisine yerleşmiş buldum kendimi. İnsan görmediği, dokunmadığı ve bilmediği bir şeyi de sevebilirmiş meğerse! Hem de daha gelmeden, yeri kalbinde baş köşeye kurulmuş şekilde. Kıymetlimin kıymetlisi; hoş geldin yüreğime ve iyi ki kuruldun baş köşeme! Ne iyi ettin.  Daha güzel sevmeyi öğret bize! Kokunla dağılsın tüm kötülükler... Gözümle gördüğüme değil kalbimle gördüme eş, birbirine görünmez iplerle bağlı belki de lafı sözü edilmemiş şeylerdir bizi hayatta tutan şeyler, ne dersiniz? Son olarak;  “kitap okurken ‘eciş bücüş’ uyuyakalacağına, yeğenin için uyuyakalırsın fena mı?” diyen çıkarcı bir kız kardeş var ki; o zaten benim bu hayattaki en kıymetlim . Nefes alırken hazır; kıymet bilelim şükürle çoğalalım. Kırıp dökmek yerine sarıp sarmalayalım. İnsanları birbirine bağlayan hiçbir şey yokmuş gibi yaşamak yerine, sevgiyle bağlanalım birbirimize. Belki de tek ihtiyacımız olan şey bu'dur.
          

24 Ocak, 2019

yorgun bir ben

Her şeyden çok sıkıldım. En çok da kendimden… Şu bakış açımı değiştiremedim gitti zaten. Her felaketin benim başıma geldiği her sorunun beni bulduğu her kötü insanın benim hayatıma girdiği düşüncesi. Aramıyor diye üzülmek sevmiyor diye üzülmek yetmiyor diye üzülmek. Sürekli üzülüyormuşum gibi bir hal var üzerimde. Çok sıkıldım. Olayların iyi yönünü görmeye çalışmaktan, idare etmeye çalışmaktan, hayır diyememekten, ses çıkarmamaktan, kendi isteklerimi göz ardı etmekten, birilerinin peşinden gitmekten yoruldum sıkıldım. Daha özgür daha arsız daha bencil bir insan olmak istiyorum. Sadece kendimi düşünmek istiyorum. O ne der bu ne der beni seviyor mu beni ediyor mu aramadı sormadı mesaj atmadı ıvır zıvırlarıyla kafam meşgul olmasın istiyorum. Birilerinin beni sevmesindense kendimi en çok ben sevmek istiyorum. Bunu öğrenmek istiyorum. Biraz daha boşverebilmek, iplememek, aman be diyebilmek istiyorum. Gitmek istiyorsam gitmek kalmak istiyorsam kalmak istiyorum. İnsanlar beni kolayca saf yerine koyamasınlar istiyorum. Sırf kaba olmamak için ya da sırf sevdiğim için ya da sırf önem verdiğim için karşımdakilerin beni enayi yerine koymalarından kullanmalarından sonra da beni suçlamalarından çok sıkıldım. Bunu yapamasınlar istiyorum. Bu nasıl yaptırılmaz onu öğrenmek istiyorum. Siklememeyi öğrenmek istiyorum. Giderse ekime kadar deyip kendi yoluma devam edebilmek istiyorum. Geçmişim için artık kendimi daha fazla suçlamamak istiyorum. Yaşandı bitti diyebilmeyi ama gerçekten içten diyebilmeyi istiyorum. Güler yüzüme, sessiz mizacımı görüp insanların bana haksızlık yapmalarından bıktım. Nasılsa barışır nasılsa kabul eder nasılsa özür diler nasılsa bekler nasılsa gelir nasılsa arar nasılsa aklı başına gelir diye düşünmesinler istiyorum. Böyle düşündürttüğüm için, bu güne kadar katlandığım için, sesimi çıkarmadığım için, alttan aldığım için kendimden nefret ediyorum. Bazen yeteeeeeeeer diye yüksek sesle bağırmak istiyorum. İnsanlara aileme arkadaşlarıma beni tanıyan tanımayan herkese sokaktaki insanlara yeter demek istiyorum. Hayatın önüme çıkardığı taşlardan elime yüzümü çizen dikenlerden çok sıkıldım. Biraz da hayat bana kolay olsun istiyorum. Ufacık bir şeyi elde etmek için bile kıçımdan ter akmasın artık mesela. Yarın için hesap kitap yapmaktan şu anın tadını çıkaramamaktan anı kaçırmaktan bıktım. Hesapsız yaşamak istiyorum. Beni sevdikleri kadar sevmek istiyorum insanları. İsterlerse hakkımda burnu havada, götü kalkık, bencil, kendini beğenmiş, egoist desinler yine de sadece ve sadece kendimi düşünmek istiyorum. Bunu yapabilmek için antidepresanlar yutmak ya da her ay psikoloğa servet dökmek istemiyorum. İnsanların benim hakkımda ne düşündüğünü umursamamak istiyorum. Saçıma başıma fiziğime giyim kuşamıma maaşıma statüme işime çevreme oturduğum semte yaşadığım şehre göre değerlendirilmek istemiyorum, ben benim, saçımı sarıya boyuyorum, çakma sarışınım evet, çok zayıfım evet kilo takıntım var, kilo almak istemiyorum bunun için aç kalmak gerekiyorsa aç kalıyorum evet. Bazen trip atıyorum hatta fazla trip atıyorum. Çok alınganım evet. Yalnızlığı çok seviyorum ama yalnız ölmek istemiyorum, kokmuş cesedimi komşular bulmasın istiyorum. Seviyorsam dünyanın öbür ucuna giderim, bir dakika arkama bakmam ama gidene kadar kendi kendimi bitiririm evet. Kot giyerim, makyaj yapmam, güzel dans ederim, herkesi dinlerim. Bundan sonra beni ben olduğum için sevmek yerine, beni ben olduğum için kullanan insanlar istemiyorum

19 Ocak, 2019

Anı ve odalar

        Odaları değiştiren şeyler vardır. Odalara anlam katan ona bir kişilik kazandıran şeyler. Dört duvar bir ölüyü yaşayan bir yer halini getiren şeyler. Eşyalar mesela. Eşyalar bir odanın karakteridir. Kullanılan her bir parça mecburiyetten de olsa zevk meselesi de olsa odayı ve dolayısıyla odanın hayatını biçimlendirir. Anıları biçimlendirir. 
  
       Koku önemlidir. Başta yalnızca temizlik malzemelerinin kokusu olur. Sonra günler geçer, haftalar geçer ve oda sahibinin kokusunu alır. Bu koku odanın kimliğidir. İçeriye girdiğinde zamanın en küçük birimlerinden biri ile ifade edilebilecek bir hızda sana odanın sahibinin kim olduğunu hatırlatır. 

     Koku önemlidir. Ve zamanla birlikte anılar doluşur odanın içine. Onların izlerini ya görürsünüz ya göremezsiniz ama bilirsiniz. Orada yaşanan ne varsa her birini odanın her bir köşesinde saklı bulursunuz. Bir göz temasıyla beyninize dolar görüntüler. Sahibinin gittiği bir oda öyle hemen unutmaz onu. Önce eşyalar gittiğinden çıplak kalır bir anda. Ama kokusu hala aynı kokudur. 


     O boş odaya her girildiğinde sahibini hatırlatır. Koku yeter. Koku ve biraz hayal gücü tüm anıların geri dönmesine yol açar. Yalnız bir izleyici olarak izlenir yer aldığın ya da almadığın geçmiş. Bir oda çıplak da kalsa anılarını saklamayı başarır. Çünkü anılar gerçekleştirenlere olduğu kadar gerçekleştikleri yere de aittir. 



     Sonra bir gün bir başkası gelir o odaya. Önce eşyalarını getirir. Sonra yavaş yavaş kokusunu... 


      Oda geçmişi en diplere atarak yenilere yer açar. Bir süre sonra geçmiş ortaya çıkamayacak kadar başka biri olur. 
    
     Ve o eski odada yeni bir hikaye daha yazılmaya başlar. 
    Bir başka hikayenin üzerine..  

Sürekli 'Beni Anlamıyorlar' Diye Ağlayan Mızmız Tiplerin 14 Özelliği

     
          Çevremizde çokça bulunan beni anlamıyorlar insanlarına değiniyoruz. Bu içerikte sürekli mızmızlanan insanların genel özellikleriyle derledim. Ekşi sözlük yazarlarının yazdığı metin içerik haline getirilmiştir.  ☺

  1. Kaybetmeyi, loser olmayı alışkanlık haline getirmişlerdir.



2. Bir türlü kendilerine olan güvenin ortalama seviyesini yakalayamazlar.


3. Her başarısızlıkta, dibe vurmada, depresyondan depresyona sürüklenirler.

4. Halini hayali imgelere, kişilere, düşmanlara yüklemeyi kendi kurtuluşu zannederler.

5. Hiçbir şeyi kendilerine mal etmezler.

6. Her şey onları buluyor, yakalıyor, hesap sorup bi boşluğa atıyor…   


7. Kader yine ağlarını örüyor!

8. Tüm yanlışlarını, seçimlerini, sonucu belli olduktan sonra verdikleri anlık kararlarını, sorgularlar.

9. Kendileri dışında her şeye suç bulup, kafa şişirip ağlak ağlak dert yanarlar.


10. Tüm mistik unsurların ona karşı birleştiğine inanarak vicdanınlarını rahatlatmaya çalışırlar.



11. Okuyacakmış da imkan yokmuş.  


12. Mimar olacakmış da babası karşı çıkmış.


13. Arabası olsa o kızla nasıl da birlikte olurmuş.,😂

14. Miş miş de muş muş muş  ...


















Öne Çıkan Yayın

bu aralar ben...

Anladığım ilaç bu. şehir efsaneleri dolu hakkında neredeyse bir haftayı doldurmama rağmem hafif bir dudak kuruluğu ve yüz kurulugü yaptı ben...